Taksirle Adam Öldürme
Yazan: Admin | 12 Kasım 2018
Taksirle Adam Öldürme

Türk Ceza Kanunu MADDE 85 - (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.  (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”[1]

            Taksirle adam öldürenin cezalandırılmasına ilişkin hükmün anlaşılabilmesi için öncelikle taksirin anlaşılabilmesi gerekmektedir. Kişinin kendinden beklenen dikkat ve özeni göstermemesi sonucunda kanunun koruduğu yaşam hakkının sona ermesidir taksirle adam öldürme. Burada korunan hukuki değer yaşam hakkıdır ve bu yaşam hakkının sonlanmasının sebebi özen ve dikkat yükümlülüğünün yerine getirilmemesidir. Burada taksirle adam öldürmeden bahsedebilmek için nedensellik bağının ve objektif isnadiyetin de araştırılması gerekmektedir.

            “Suç tarihinde ölen Bilal'in şerit ihlali yaparak sanığın şeridine girdiği, sanığın mahkemece karara dayanak alınan Adli Tıp Trafik İhtisas Kurulunun 15.08.2005 tarih ve 6505 sayılı raporunda belirtildiği gibi fren tedbirine başvurduğu, sanığın kullandığı aracın teknik özellikleri dikkate alındığında alabileceği başkaca bir tedbir olmadığı dikkate alınarak, sanığa yüklenebilecek kusur bulunmadığından sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi”[2]

            “belediye otobüs şoförü olan sanığın yolcuların araçtan tamamen inmelerini beklemeden ve yeterli kontrolü yapmadan harekete geçtiği bu nedenle de ölenin otobüsten inerken düşmesi sonucu olayın meydana geldiği anlaşılmış olup, atılı suçun yasal unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden (…) beraatine karar verilmesi[3]

            Yukarıda ki Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere burada üzerinde durulması gereken husus dikkat ve özen yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediğidir. Bu yükümlülüğe aykırı davranmak ihmali veya icrai hareketle vuku bulabilir. Bir doktorun gereken işlemleri yapmak yerine dikkat ve özen göstermeksizin, yanlış tedavi uygulaması icrai nitelikte bir hareketken; bir doktorun tanı koymayı dikkatsiz ve özensizliği ile ihmal etmesi de bu suçun ihmali hareketle işlenmesine sebep olur. En nihayetinde bu suç serbest hareketli bir suçtur. Bu suçun neticesi ölüm olayıdır ve ölüm olayı bir zarardır en başta ve bu halden ötürü taksirle adam öldürme bir zarar suçudur. Ülkemizde ölüm olayının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ölçütü “beyin ölümü ”dür.

            Suçun kanuni tanımındaki fiili işleyen kişi faildir. Kanunda “herkes, bir kimse…” şeklinde yasa oluşturulmuş ise bu suçun faili herkes olabilir demektir. Taksirle adam öldürme suçunda hüküm  “ taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi…” denilmek suretiyle bu suçun failinin herkes olabileceği belirtilmektedir. Mağdur ise haksızlığa uğramış kişi demektir, bu suçta korunan hak yaşam hakkı olup haksızlık ise yaşam hakkının sonlandırılmasıdır. Bu suçun mağduru dikkat ve özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesi neticesinde ölen kimsedir. Unutmamak gerekir ki bu suçun mağduru ancak gerçek kişiler olabilir, tüzel kişiler bu suçun mağduru olamazlar.

Taksirle adam öldürme suçu hukuka uygunluk açısından bir özellik göstermez çünkü hukuka uygunluk nedenleri aşağıda sıralanmıştır. Birincisi kanun hükmünün yerine getirilmesidir( TCK 24),  ikincisi meşru savunma( TCK 25), üçüncüsü hakkın icrası( TCK 26/1), dördüncüsü ve sonuncusu ilgilinin rızasıdır (TCK 26/2).

            Taksir kendi içerisinde bilinçli ve basit taksir olmak üzere ikiye ayrılmıştır. İlgili maddenin gerekçesinde “…Bilinçli taksiri basit taksirden ayıran özelik, fiilin neticesinin failce fiilen öngörülmüş ve fakat istenmemiş olmasıdır. Bilinçli taksir halinde hükmedilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır.”  Bilinçli taksirin gösterdiği özellik fail fiilinin hukuka aykırı bir eylem olmasının farkında olmasına rağmen bunu gerçekleştirmekten kaçınmamaktadır, ancak burada fail olası kastın özellik gösterdiği “olursa olsun” diyerek değil de bir şey olmayacağını düşünerek hareketlerine devam etmektedir.

“Sanığın güzergâhı üzerindeki gireceği yolu kaçırıp, yanlış yola saptıktan sonra ilerideki bir noktadan kaçırdığı yola girmek üzere bölünmüş yolun ters istikametinden seyri sırasında, nizami olarak kendi şeridinden gelen araçla çarpışması şeklinde gelişen olayda bilinçli taksirin mevcut olduğunun gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır”[4]

[1] 5237 Sayılı Yasa (TCK)

[2] Yarg. 12.CD., 18.01.2012, 18448/406

[3] Yarg. 9.CD., 21.3.2007, 6826/2345             

[4] Yarg. 9.CD., 1.11.2006, 5292/5611

Bize Hemen Ulaşın

Barulay Hukuk Bürosu, başta Bursa olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde yerel hukuk bürolarıyla işbirliği halinde olduğu hukuk bürolarıyla müvekkillerine hizmet vermektedir.