Kişilik Haklarına Saldırı
Yazan: Admin | 13 Ekim 2022
Kişilik Haklarına Saldırı

Ad- Hoc Hukuk olarak, Bursa veya Erzurum illerinde kendi ofislerimizde Avukatlık faaliyetlerimiz, makale ve bilimsel çalışmalarımız sürmektedir. Yazımızda bahsedeceğimiz "Kişilik Haklarına Saldırı Halinde Kişiye Tanınan Dava Hakları"na ilişkin, Avukatlık dönemimizde uygulamada kimi zaman sorunlar ortaya çıkmaktadır. Aşağıdaki yazı bir ön plan olmakla birlikte tek başına yeterli olmayıp avukat marifetiyle çeşitli sorunlarının çözülmesi daha sağlıklı olacaktır. Nitekim özellikle son zamanlarda sosyal mecralarda bu tarz saldırılar daha fazla gerçekleşmektedir.


Bursa Avukatı Berat Barulay bu konuda: "Günümüz koşullarında herkesin akıllı bir telefona sahip olduğu şüphesizken kişilik haklarının ihlali ise neredeyse her gün gerçekleşmektedir. Buna karşı herkesin dava hakkına sahip olduğu göz önünde tutulmalı ve avukatınızın rehberliğinde ihlalin telafisi mümkün olmalıdır" demektedir. Erzurum Avukatı M. Emin Kırıcı:" Sosyal medyanın evlerimize girmesi, insanların şehirlere göçü ve büyük metropollerin tercih edilmesi insanlar arası yabancılaşmaya neden olmuştur. Kişilerin internet üzerinden birbirine gerçek hayattaki gibi temas etmemesi kişilik haklarına saldırıyı psikolojik açıdan daha kolay hale getirmektedir" şeklinde yorumda bulunmaktadır. Adaletin tecelli etmesi bakımından kişilerin, avukatına danışması elzemdir.

            Kişilik Haklarına Saldırı Halinde Kişiye Tanınan Dava Hakları

Tarafınıza sosyal medya veyahut başkaca mecralar üzerinden yapılan manevi saldırılarda ne yapabilirsiniz? Birisi size hakaret etmiş yahut isminizi veya size sıkı sıkıya bağlı bir varlığınızı izinsizce kullanmış olabilir. Kamuya açık olmayan veya sizin izniniz olmadan kullanılamayan varlıklarınızı hukuk sistemimiz korumaktadır.

İşte makalemizde, bu olayın vukuu halinde size kanunumuz nezdinde sağlanan dava haklarından bahsedeceğiz.

Türk Medeni Kanunu’nda kişiliği koruyan hükümler bulunmaktadır. Madde 23 bu hususları düzenlemektedir. Aynı zamanda madde 24’te de kişiliğe yapılan saldırılardan bahsedilmiştir.

Madde 24- Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.


Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.

Bu madde de bir saldırıdan bahsedilmiş olup bu hususta da belli istisnalar bulunmaktadır. Mağdurun rızası, daha üstün nitelikte yarar veya kanunun verdiği yetki. Mağdurun rızası sınırsız nitelikte olmayıp özgürlüğü veya hakkı tamamen ortadan kaldıracak nitelikte olamaz. Buna bir kişinin seyahat özgürlüğünden tamamen vazgeçmesi örnek verilebilir. Daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarara örnek olarak ise acil müdahale yapılması gereken durumlarda, hekimin ilgili kişiden beyan alamaması ve müdahale yapması verilebilir. Son olarak kanunun verdiği yetkiye örnek olarak, bir kişinin adli merciilerde şikayet ettiği kişinin bilgilerini kullanması örnek verilebilir.

Madde 25.- Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir.

Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.

Davacının, maddi ve manevi tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.

Manevi tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.

Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.

Kanunun 25. Maddesinde ise makalemizin de asıl konusu olan dava hakkından bahsedilmiştir. Bu madde de davacı ile davalı sıfatından açıkça bahsedilmemiş olup bu hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Kişilik hakları saldırıya uğrayan kişi her kimse o davacı sıfatına haizdir. Onun gerçek veya tüzel kişi olması arasında bir fark yoktur. Tüzel kişi de kişiliğine yönelik bir saldırı söz konusu olursa bu davaları açabilir. Bir tüzel kişi sadece üyelerinin kişilik hakları saldırıya uğramışsa bunun için bir dava açabilir. Ancak üyeleri adına maddi ve manevi tazminat davası açamaz. (Yargıtay’ın yerleşik içtihatları bu yöndedir)

Ölenin yakınlarının koruyucu davaları açabilecekleri kabul edilir. Bazen miras bırakana yapılan bir saldırı aynı zamanda mirasçıların kişilik haklarına da saldırı teşkil edebilir. Onlar da bu davayı elbette açabilirler. Ölmüş bir kişiye küfrediliyor, hakaret ediliyor ve onun soyundan gelenler de aynı hakarete maruz kalmışlarsa bunlar da dava açabilirler. Yahut miras bırakanın sağlığında açmış olduğu davayı sürdürebilirler.

Bir kişi ayırt etme gücüne sahip ise küçük veya kısıtlı olsa dahi bunlar kişilik haklarını koruyucu davaları yasal temsilcinin izni olmaksızın açabilir. Kanuni temsilcileri ise ancak küçük ve kısıtlının kendisine rıza göstermişse bu davaları küçük veya kısıtlı adına açabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan bir kişi kendi adına davayı açamaz. Ancak onların korunmaları gerekiyorsa kanuni temsilci onlar adına bu davaları açabilir.

  • SALDIRIYA SON VERİLMESİ DAVASI

Amaç devam eden saldırının sona ermesidir. Kişiliği oluşturan unsurlara hukuka aykırı olarak devam eden bir saldırı olmak zorundadır. Dershane , sizin bir resminizi her yere başarılı öğrenci adı altında her yere asmış . Bu resimlerin derhal oradan indirilmesi için dava açılması mümkündür. Saldırının tek başına haksız olması yeterlidir. Saldırıda bulunanın ayrıca kusurlu bulunması gerekmez. Saldırı sona ermiş olabilir ama bazen sona eren bu saldırının etkisi halen devam ediyor olabilir. Aleyhine yalan bir yapılan haber yapılır biter ancak onun etkisi devam eder. Bu durumda saldırıya son verilmesi davası açılmaz çünkü zaten saldırı olmuş ve bitmiştir. Dolayısıyla bu halde sadece saldırının hukuka aykırılığının tespiti davası olacaktır. Bir yazı dizisinin bir hafta boyunca her gün haber yapılmaya devam edileceğini düşünelim. İlk haber çıkar çıkmaz derhal bu durumda saldırıya son verilmesi davası açılabilir. Ancak tek bir yazı olacaksa ve de yayınlanmışsa artık saldırının sona erdirilmesine yönelik dava açamayız bu durumda yapılacak şey saldırının hukuka aykırılığının tespiti davasının açılmasıdır. Saldırının sonra erdirilmesinden sonra da saldırının etkisi devam edecekse bu durumda hem saldırının sona erdirilmesi talebiyle birlikte bu saldırının etkilerinin de bertaraf edilmesi talep edilebilir.

 

  • SALDIRININ ÖNLENMESİ DAVASI

 Saldırının mutlaka hala devam etmesi gerekir. Devam ettikçe de bu davayı açılabilir. Herhangi bir zaman aşımı ya da hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Bu davayı kişilik hakkı saldırıya uğrayan kişi açabilir. Ayırt etme gücüne sahipse davayı bizzat açar ayırt etme gücüne sahip değilse yasal temsilci onun adına davayı açabilir. Bu davanın başkasına devredilmesi veya ölümle mirasçıya geçmesi mümkün değildir. Ancak ölen kişiye yapılmış olan bir saldırı mirasçının şahsında devam ediyorsa mirasçı kendine yönelik saldırının durdurulmasına yönelik dava açabilir. Kişiliğe bağlı bazı değerler ölüm sonrasında da devam etmektedir. Yani ölen kişinin haysiyet ve onuru onun ölümü ile sona ermemelidir.

  • SALDIRI TEHLİKESİNİN ÖNLENMESİ DAVASI

Davalı saldırı teşkil edecek fiilden kaçınmaya mahkum edilir. Yapma riski var bunun yapmaması istenir. Bu davanın açılabilmesi için saldırı tehlikesini yaratan kişinin kusurlu olması gerekmez. Sadece risk bulunan saldırının hukuka aykırı olması yeterlidir. Basit bir tehlike yetmez. Saldırı tehlikesi ciddi ve yakın bir tehlike olmalıdır. Farazi tehlike için dava açılmaz. Yeni bir saldırı tehlikesi olabileceği gibi eskiden yapılmış bir saldırının tekrarlanması tehlikesi de olabilir. Her iki halde de dava açılabilir. Tehlike varlığını sürdürdükçe bu dava açılabilir. Bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi söz konusu değildir.

  • MADDİ TAZMİNAT DAVASI

Kişilik haklarına hukuka aykırı bir davranış yüzünden maddi zarara uğrayan kişi bu zararın tazminini talep edebilir. Bazı şartların bulunması gerekir. İlk olarak hukuka aykırı bir saldırı bulunmalıdır. Bu saldırı nedeniyle kişinin bir maddi zarara uğramış olması gerekir. Saldırı ile maddi zarar arasında illiyet bağı olmalıdır. Saldırıda bulunulan kişinin kusurunun olması gerekir.

  • MANEVİ TAZMİNAT DAVASI

Kişilik hakkına hukuka aykırı bir saldırıya uğranılırsa bu yüzden acı, elem ve ıstırap duyulur. Bunun telafisi amacıyla manevi tazminat talep edilmesi mümkündür. Bir miktar para ile bu ıstırabın giderilmesi amaçlanır. Bu bir miktar para yerine başka şeyler de söz konusu olabilir. Saldırıya kınayan bir hükmün yayınlanması gibi. Hâkim bu davalarda talep edilenden daha fazlasına hükmedemez.

Bu davalar duruma uygun düştüğü ölçüde birlikte açılabilir. Bu davada asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Kişi hem kendi yerleşim yeri mahkemesinde isterse davalının yerleşim yeri mahkemesinde de bu davayı açabilir.

Kişilik haklarına saldırı durumlarında davayı kazanabilmek için bazı uzmanlık gerektiren hususlar bulunmaktadır. Örneğin davacı Bursa'da oturuyor ve davalı Erzurum'da oturuyor ise dava Bursa'da veya Erzurum'da Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılır. Davanın sıhhati açısından bir avukata danışmak faydalı olabilir.

Bize Hemen Ulaşın

Barulay Hukuk Bürosu, başta Bursa olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde yerel hukuk bürolarıyla işbirliği halinde olduğu hukuk bürolarıyla müvekkillerine hizmet vermektedir.