İyiniyet ve Dürüstlük Kavramları
Yazan: Admin | 24 Temmuz 2019
İyiniyet ve Dürüstlük Kavramları

Ad- Hoc Hukuk olarak bu yazımızda, günlük hayatımızda ifade ettiğimiz "iyiniyet" ve "dürüstlük" kavramlarının günlük hayatımızdaki kullanımdan farklı olarak hukuki terim yönüyle inceledik. Hukuki ifadeler, günlük hayatımızdaki ifadelere benzeseler de farklı anlamları içerirler. Bu sebeple "iyiniyet" ve "dürüstlük" ile alakalı uyuşmazlıklarının avukat marifetiyle dava yoluyla çözülmesi daha sağlıklı olabilir. Kurucularımızdan Bursa Avukatı Berat Barulay'a göre genel hüküm olan bu kavramlara uygulamada sıklıkla rastlanamasa da örneğin Bursa'da yapılan ticari faaliyetlerde dürüstlüğe aykırılık avukat, hukukçu kimselerin bulunmayışı hak kayıplarına sebebiyet vermektedir. Erzurum Avukatı M. Emin Kırıcı'ya göre ise sözleşmelerde her ne kadar özel olarak yazmasa da uygulanmak zorunda olan Medeni Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uzman kişilerce konuya uygulanması gereklidir. Avukatınız bu noktada sizin danışmanınız olacaktır. 

Türk Medeni Kanunu Madde 2'ye göre "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz." denilerek dürüstlük kuralı hüküm altına alınmıştır.

Yine TMK madde 3'te ise "Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. " iyiniyetten bahsedilmektedir.

Dürüstlük kuralı (Bona Fides) mevcut bir hakkın kullanılmasında söz konusu olurken iyiniyet ise hakların kazanılmasında söz konusu olabilir. Yani Dürüstlük kuralından bahsedilebilmesi için kişinin hukuk düzenince tanınmış bir hakkının olup olmadığı önem taşır. Eğer kişinin hukuk düzenince tanınmış bir hakkı yoksa yapmış olduğu fiiller dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Kişi dürüstlük kuralı çerçevesinde haklarını kullanırken  ve borçlarını yerine getirirken hak sahibi olması gerekir, sahibi olmadığı hakkı kullanamayacaktır.

İyiniyet ise haklarının kullanılmasında değil kazanılmasında karşımıza çıkar. İyiniyetin dürüstlükten bir diğer farkı ise dürüstlük kuralı mahkeme tarafından resen gözetilir, iyiniyette ise karine vardır bir kişi hakkı kazanırken iyi niyetli olduğu kabul edilir[1]ve bunun aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Bir kişi, bir hak kazandı ise ama karşı taraf o kişinin kötüniyetli olduğunu iddia ediyorsa kötü niyetliliği ileri süren ispatla yükümlüdür. Dolayısıyla mahkemeler iyiniyetin varlığını ve yokluğunu ancak buna ilişkin bir talep geldiğinde dikkate alabilir. 

Belirtmek gerekir ki dürüstlük kuralı her yerde uygulanılırken yani bir hak kullanılırken veya borç yerine getirirken her zaman kullanabilirken, iyiniyette ise kanun açıkça iyiniyete sonuç bağlaması gerekir.

Örneğin kişi, taşınır mülkiyetinin kazanılmasında 5 yıl süre ile aralıksız, çekilmesiz taşınırı iyi niyetle elinde bulundurursa  mülkiyeti kazanır. Yahut sebepsiz zenginleşmede bir hukuki işlem olmadan kişinin hak elde etmesi durumunda daha sonra sebepsiz zenginleşme ile bunu iade edecekse kanun diyor ki taraf eğer hak iddia ederken iyi niyetli ise elinde kalanı iade eder.

İyiniyetin sonuçlanabilmesi için kanunda açıkça iyiniyet kavramının bulmak gerekir, eğer iyiniyet kavramı geçmiyorsa iyi niyet kuralları uygulanamaz.

Dürüstlük kuralına aykırı bir durum varsa hukuk düzeni bu hususu korumaz, aynı zamanda bunun yaptırımı için hak sahibinin dürüstlüğe aykırılık iddiasını ileri sürmesi gerekir. Örneğin bir kişi sözleşmenin şekline aykırı davrandığını bile bile bir sözleşme akdeder ve bunu dürüstlük kuralına aykırı şekilde sözleşmenin şekle aykırılığı dolayısıyla geçersizliğini iddia ederse hukuk düzeni bunu korumaz yani normal şartlar altında şekle aykırılık butlan doğururken eğer bir kişi butlanını dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde iddia ederse bu kabul olmaz dolayısıyla geçerliliği devam eder.

Nitekim ehliyetsiz[2]olan bir kişinin, akdedeceği sözleşmenin geçersiz olacağını bile bile dürüstlüğe aykırı olarak akdetmesi noktasında Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında,[3]  "Ne varki, mümeyyiz olmayan (ayırtım gücünden yoksun) kişinin, muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürmesi, objektif iyiniyet (dürüstlük) kurallarına aykırı olduğu takdirde dinlenmeyeceği aşikardır. Zira, bu durum bir hakkın suistimali durumuna girer ve kanuni himayeden mahrum olur." şeklinde bir hüküm kurmuştur ve dürüstlük kuralının özel bir türü olan "Kanuna karşı hile" nin gündeme geleceğini bahseder. Önemle belirtmek gerekir ki her kanuna karşı hile aynı zamanda dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ederken her dürüstlük kuralına aykırılık kanuna karşı hile değildir. Kanuna karşı hile, hukuk düzenince tanınan bir sonuca  hukuk düzenini cevaz vermediği bir yolla ulaşmaktır.

 

[1] Karine için Bkz. Hakların Korunması - Dava - Karine

[2] (09.03.1955 tarih ve 22/2 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı).

[3] Ehliyet için Bkz. Hak Ehliyeti ve Fiil Ehliyeti Kavramları

Bize Hemen Ulaşın

Barulay Hukuk Bürosu, başta Bursa olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde yerel hukuk bürolarıyla işbirliği halinde olduğu hukuk bürolarıyla müvekkillerine hizmet vermektedir.